Sufiler ve Alimler

Sufiler ve Alimler konusu Açık Lise Tarih 3 ders kitabının 4. ünitesi olan Beylikten Devlete Osmanlı Medeniyete Ünitesinin ilk konusudur.

 



Müslümanların Anadolu ile ilk temasları Hz. Muhammed’in 628 yılında Bizans İmparatoru Heraclius’a gönderdiği mektup ile başlamıştır. Emeviler Dönemi’nde İstanbul’un iki defa kuşatılması ile Anadolu üzerindeki İslam dünyasının hedefleri ortaya çıkmıştır. Talas Savaşı’ndan sonra Türklerin Müslüman olmaları dünya tarihi açısından önemli sonuçlar doğurmakla birlikte Türklerin İslam dünyasına etki etmelerini sağlamıştır. 11. yüzyıldan itibaren Anadolu toprakları Horasan ve Orta Asya’dan gelen Türkmen kafileler için yurt olmaya başlamıştır. 1071 Malazgirt Muharebesi’nden sonra başlayan Anadolu’nun Türkleşmesi ve İslamlaşması, Türkiye Selçuklu ve Osmanlı Devleti dönemlerinde de devam etmiştir. Türkiye Selçuklu hükümdarı II. Kılıçarslan, Konya ve Aksaray’da iki medrese yaptırmıştır. Bu medreselerde okutulan dersler arasında hadis, fıkıh, tefsir gibi dersler yer almıştır. İslamî ilimlere önem verilmesi Anadolu’nun İslamlaşmasında dinî ilimlerin etkili olmasını sağlamıştır. Türkiye Selçuklu Devleti’nde şehirlerin kültür merkezi hâline gelmesi, Sünni itikadın yayılmasını sağlamıştır. Selçuklu ve Osmanlı hükümdarları din ve ilim adamlarını, tasavvuf erbabını etraflarında toplayarak onlara eserler yazmaları konusunda gerekli maddi desteği sağlamışlardır. Bilim adamlarının yaptıkları çalışmaları destekleyen hükümdarlar, âlimlerin Selçuklu ve Osmanlı ülkesine gelmesini teşvik etmişlerdir. Anadolu’daki medreselerde yetişmiş ve diğer memleketlere giderek ilim tahsil eden Türk âlimleri de desteklemişlerdir.

11. yüzyılın sonlarından itibaren kitleler hâlinde Anadolu’ya göç eden Türkmen kafileler arasında Türkistan ve Horasan yörelerinin meşhur mutasavvıf, âlim ve sanatkarları bulunmaktaydı. Bu sosyolojik olgunun sonucunda Türk kültürü yeni bir oluşum içerisine girmiştir. Anadolu’nun Türkleşmesinde ve İslamlaşmasında bu bölgeye gelen mutasavvıf, bilge, âlim kişilerin etkisi olmuştur. Horasan, Türkistan bölgelerinden Anadolu’ya gelerek burada dinî misyon üstlenen bu kimseler Horasan Erenleri ya da Anadolu Evliyaları olarak adlandırılmaktadır. Anadolu’yu yurt edinen bu kolonizatör Türk dervişler vasıtasıyla Anadolu’nun İslamlaşması gerçekleştirilmiştir. Türk dervişleri Anadolu’da Türk devletinin sağlam temeller üzerine oturtulmasında ve Anadolu’nun Müslümanlaşmasında etkili olmuşlardır. Şehir ve kasabalara yerleşen bu zümre, halk ile yakın temasta bulunmuş ve dinî kültürün yayılmasına katkı sağlamışlardır.

Orta Asya’da başlayan İslamî edebiyat anlayışı ve yazı dili, Türklerin Anadolu’ya kitleler hâlinde gelmesiyle birlikte Anadolu coğrafyasında yaşamaya devam etmiştir. Selçuklu Devleti’nde eserler Farsça yazılmakla birlikte Türkçe sözler, terkipler ve beyitler yazılmıştır. Türkçeyi kullanan sûfî şairlerin eserleri Anadolu halkının İslamiyet’i yaşamasında etkili olmuştur. Anadolu’nun İslamlaşmasında sûfilerin ve âlimlerin öğretileri etkili olmuştur. 13. yüzyılda Anadolu’da faaliyet gösteren mutasavvıflar arasında Konya’da Mevlânâ Celâleddîn-î Rumî, Kırşehir’de Ahî Evran, mutasavvıf bir halk ozanı olan Yunus Emre, Nevşehir’de Hacı Bektâş-ı Velî, Ankara’da Hacı Bayrâm-ı Velî, Yesevilik tarikatının lideri Ahmet Yesevî önde gelen isimlerdendir.

Hoca Ahmet Yesevî



Hoca Ahmet Yesevî Orta Asya Türkleri’nin dinî-tasavvufi hayatında geniş tesirler icra etmektedir. Pîr-i Türkistan adı ile anılmaktadır. Yeseviyye tarikatının kurucusu olan Ahmet Yesevî, doğduğu ve büyüdüğü muhit itibariyle dinine ve kültürüne bağlı manevi ortamda yetişmiştir. Yesi’de eğitim aldıktan sonra Buhara’ya gelmiştir. Dönemin önemli İslam medeniyet merkezlerinden biri olan Buhara’da Şeyh Yusuf el-Hemedani’ye intisap ederek eğitimine devam etmiştir. Bir müddet sonra da Yesi’ye geri dönmüş, burada Orta Asya Türklerine özgü Yesevilik Tarikatı’nı kurmuştur. Hoca Ahmet Yesevî, Türkistan’da büyük bir şöhrete ulaşmıştır. Namı İslam ülkelerinde yayılmıştır.

Hoca Ahmet Yesevî’den Sözler:

• Ey dostlar! Sakın ha cahil olanlarla dostluk kurmayınız.

• Gönlünde Allahü Teala’nın aşkını taşıyanlar dünya ile tamamen alakalarını kesmişlerdir. Bunlar halk içinde Hak ile olurlar. Bir an Allahü Teala’yı unutmazlar.

• Kâfir bile olsa hiç kimsenin kalbini kırma. Kalp kırmak, Allahü Teala’yı incitmek
demektir.

• Gönlü kırık zavallı ve garip birini görürsen yarasına merhem koy, yoldaşı ve yardımcısı ol.

• Nefse uymak yolunda bulunan kimse rüsvâ olmuştur. Artık, yatıp kalkarken onun
yoldaşı şeytandır.

• Gariblere merhamet etmek, Resûlullah’ın (sallallahü aleyhi ve sellem) sünnetidir.
Nerede bir garib görsen, ona olan merhametinden dolayı gözyaşların akmalıdır.

• Gönlü kırık, zavallı ve garib birini görürsen yarasına merhem ol. Onun yoldaşı ve
yardımcısı olmaktan çekinme.

Mevlâna Celaleddin-i Rumi

Mevlânâ Celâleddîn-î Rumî, Türk soyundan gelmiş 13. yüzyıl mutasavvıflarındandır. Babası Bahaeddin Veled’in Belh’ten ayrılmasının ardından Konya’ya gelmiştir. Babasının öğrencilerinden Seyyid Burhaneddin Muhakkik’ten tasavvuf eğitimi almıştır. Seyyid Burhaneddin’in ölümü üzerine Mevlânâ Celâleddîn-î Rumî, dinsel öğüt vermeye devam etmiştir. Şems-i Tebrizi ile yollarının kesişmesi Mevlânâ Celâleddîn-î Rumî’yi farklı bir hâle yöneltmiştir. Mevlânâ Celâleddîn-î Rumî’nin ekolüne Mevlevilik adı verilmiştir. Mevlana’nın ölümü üzerine Mevlevilik ekolünü oğlu Sultan Veled devam ettirmiştir. Mevlâna Celaleddin-i Rumi’nin elimize ulaşan beş eseri bulunmaktadır. Bunlardan en önemlileri Mesnevi ve Divan-ı Kebir adlı eserleridir. 6 cilt, 25.000 manzum beyitten oluşan tasavvufi bir eserdir.

MEVLANA’NIN YEDİ ÖĞÜDÜ
• Cömertlik ve yardım etmede akarsu gibi ol.
• Şefkat ve merhamette güneş gibi ol.
• Başkalarının kusurunu örtmede gece gibi ol.
• Hiddet ve asabiyette ölü gibi ol.
• Tevazu ve alçak gönüllülükte toprak gibi ol.
• Hoşgörülükte deniz gibi ol.
• Ya olduğun gibi görün ya göründüğün gibi ol.

Ahî Evran



1171 yılında Azerbaycan’ın Hoy şehrinde doğmuş ve zamanın âlimlerinden dersler
almıştır. Asya içlerinden Anadolu’ya gelen mutasavvıflardandır. İlmî eserler meydana getirmiş, dericilik zanaatıyla meşgul olmuştur. Debbağlık (Dericilik) mesleğinin piri sayılan Ahî Evran’ın namı Anadolu, Rumeli, Bosna ve Kırım’a kadar yayılmıştır.

Ahî Evran, Kırşehir’de zanaatkarlar ile iyi ilişkiler kurmuştur. Anadolu’da Ahilik Teşkilatı’nın kurucusudur. Zanaatkarları, inanç ve kültür yönünden eğiterek onlara kişilik kazandırmıştır. Birlik ve dirlik içinde Türk kültürünü ve inançlarını, yabancı kültür ve inançlara karşı korumuştur.

Ahilik Teşkilatı

Ahî Evran, başta Kayseri olmak üzere diğer şehirleri gezerek esnafların teşkilatlandırılmasını ve ilk esnaf teşkilatının kurulmasını sağlamıştır. Ahilik, bir esnaf teşkilatı olmakla birlikte önemli görevleri bulunmaktadır. Ahi teşkilatının üzerinde durduğu konulardan birisi ahlak konusudur. Ahilik, çalışmayı, ibadeti ve dürüstlüğü bir bütün olarak ele almıştır. Ahlakın olduğu yerde kardeşlik, eşitlik, özgürlük, sevgi ve adalet gibi yüce özellikler ile dirlik ve düzenlik vardır. Ahilik cömertlik, yardımseverlik ve yiğitlik duygularını yayma azminde olmuştur.

Ahî Evran’ın sözlerinden örnekler

• Eline, beline, diline sahip ol.
• Eşine, işine, aşına özen göster.
• Kuvvetli iken affetmesini, hiddetli iken yumuşak olmasını bil.
• Kendin muhtaç iken bile başkalarına verecek kadar cömert ol.
• Alışverişte, ölçüde, tartıda doğru ol.

Yunus Emre



Yunus Emre 13. yüzyılın ikinci yarısı ile 14. yüzyılın ilk yarısında yaşamış bir Türk-İslam mutasavvıfıdır. Yaşadığı inanç sistemi Kur’an’ın özüne ulaşarak tasavvufi bir hayat yaşamasını sağlamıştır.

Yunus Emre’nin sözlerinden örnekler

• İlim ilim bilmektir, ilim kendin bilmektir, sen kendini bilmezsen bu nice okumaktır.
• Yaratılanı hoş gör, Yaradan’dan ötürü.
• Ana rahminden geldik pazara, bir kefen aldık döndük mezara.
• Zulüm ile abad olanın akıbeti berbad olur.
• Biz gelmedik dava için, bizim işimiz sevda için, dostun evi gönüllerdir, gönüller
yapmaya geldik.

Hacı Bektâş-ı Velî

Hacı Bektâş-ı Velî, Anadolu’nun Fethi ve İslamlaşmasında Türk kültürünün ışığı altında Türkmen ve Oğuz boylarını birleştiren manevi bir güç unsuru olmuştur. Horasan Erenleri diye tabir edilen mutasavvıflar, Anadolu’ya gelerek İslam kültürünü buraya taşıdılar. Hacı Bektâş-ı Velî, Hristiyanlığın çoğunlukta olduğu bu bölgeye gelerek Yesevî kültürünü buraya taşımıştır. Yesevî kültürünü Anadolu’ya taşıyan Hacı Bektâş-ı Velî, fütüvvetnameler ve Anadolu’nun yapısına uygun olarak eğitimine ve Bektâşilik öğretisine başladı. Hacı Bektâş-ı Velî’nin öğretisinde mezhep farkı olmadığı gibi din farkı da yoktur. Asıl olan insanın kendisidir.

Hacı Bektâş-ı Velî, bir düşünce adamı, samimi bir din öğretmenidir. Müslümanlığı, aklı ön planda tutarak yorumlamıştır. Hacı Bektâş-ı Velî’nin fikir ve sosyal öğretisi
Anadolu’nun İslamlaşmasında etkili olmuştur. Halkla iç içe olması, bilge bir kişiliğe ve teşkilatçı bir yapıya sahip olması Anadolu tarihi açısından önemlidir. Öğretisini Türkçe anlatmış, ibadetlerini daima Türk dili ile yapmıştır. Uzlaşmacı kimliği ile her zaman öne çıkmıştır. Sadece Müslümanlara karşı değil aynı zamanda tüm insanlara aynı ilgi, yumuşaklık ve sevgiyi göstermiştir.

Hacı Bektâş-ı Veli sözlerinden örnekler



• Adalet, her işte Hakk’ı bilmektir.
• Âlimlere ve kendini bilenlere, alçak gönüllülük yaraşır.
• Allah ile gönül arasında perde yoktur.
• Ârifler hem arıdır hem arıtıcı.
• Bilim, gerçeğe giden yolları aydınlatan ışıktır.
• Bir olalım, iri olalım, diri olalım.
• Çalışan insan kötülük düşünmez.
• Daima iyiyi, güzeli, doğruyu öğrenebilmek için okuyunuz, okutunuz.
• İlimden gidilmeyen yolun sonu karanlıktır.
• Ayağa kalkarsan hizmet amacıyla kalk, hikmet ile konuş ve oturacağın zaman saygıyla otur

Bektâşi, herkese saygılı olmalıdır. Hiçbir ayrım yapmadan insana, insan olmasından ötürü saygı duymalıdır. Bektâşi, bütün yaratılmışlara sevgi ve dostluk duyguları beslemelidir. Allah’ı sevmenin yanı sıra, Allah’ın sevdiklerinden olduğunun bilinciyle gönlündeki yüce duygularla tüm çevresine sevgi ve dostluk ile bakmalıdır.

Hacı Bayrâm-ı Velî

Hacı Bayrâm-ı Velî, 14. yüzyılın ilk yarısında Ankara’da doğmuş bir Türk mutasavvıfıdır. Hacı Bayrâm-ı Velî, genç yaşta ilim tahsil etmeye başlamış, 14. yüzyılda medrese eğitiminde dinî ilimler ile müspet ilimleri birlikte almıştır. Tasavvufa intisap etmeden önce medresede müderrislik yapmıştır. İlk
müderrisliğini Ankara’da Kara Medrese’de yapmıştır. Daha sonra Çelebi Sultan Mehmed Medresesi’nde müderrislik yapmıştır. Ebu Hamidüddin Aksarayî (Somuncu Baba) ile Bursa’dan sonra Şam, Mekke, Medine bölgelerinde bulunmuştur. Aksaray’a yerleşmiş, Ebu Hamidüddin Aksarayî’nin vefatı üzerine irşad görevini üstlenmiştir. Daha sonra Ankara’ya gelmiştir. Burada irşad faaliyetlerini yürütmüştür. Hacı Bayrâm-ı Velî, irşad vazifesi ile görevlendirildikten sonra ömrünün sonuna kadar müridlerinin terbiyesi, Allah ve Peygamber sevgisi, insanların doğru yolu bulmaları konularıyla meşgul olmuştur. Hacı Bayrâm-ı Velî, Ankara’ya döndükten sonra halkın arasına karışmıştır. Halveti ve Nakşıbendi tasavvuf öğretilerini bir arada toplayan yeni bir tasavvuf ekolü oluşturmuştur. Kurmuş olduğu bu yeni ekol, kendi adına atfen Bayramiyye olarak tanınmıştır.
Ankara’da ortaya çıkan Bayramiyye Tarikatı, Anadolu’nun çeşitli bölgelerine yayılmıştır. Hacı Bayrâm-ı Velî, yanına almış olduğu insanları ziraate veya mesleklere yönlendirerek kendilerine ve sosyal hayata katkıda bulunmalarını sağlamıştır. Müritleri arasında değirmenci, bakırcı, nalbant, tüccar, çiftçi gibi toplumun her kesiminden meslek sahibi insanlar yer almıştır. Yerleşik hayatın benimsenmesini ve toprağın işlenmesini tavsiye etmiştir. Mahsulün ortaklaşa kaldırılması anlamında kullanılan imece usulünü Anadolu insanı arasında yaygınlaştırmıştır. Günümüz insanının daha çok ihtiyaç duyduğu dayanışma,
dostluk, yardımlaşma, kardeşlik gibi insani değerlerin var olmasını ve canlı tutulmasını sağlamıştır. Tekkesinde sürekli kaynayan burçak çorbası ile ihtiyaçların karşılanmasına katkıda bulunmuştur

Sosyal Medyada Paylaş Facebook Twitter Google+

Mobil Uygulamamızı İNDİRİN!

Açık Lise Yazı ve Haberler


Etiketler: , , , , ,
Eklenme Tarihi: 23 Ekim 2019

Facebook Yorumları

Konu hakkında yorumunuzu yazın